Yazı dizinin ikinci bölümüne bu başlığa örnek verilebilecek karşılaştığım en korkunç “ajans” örneğini vererek başlayacağım. Ayrıca, bu yazı dizisi boyunca ajans kelimesi geçen her cümlede işini hakkıyla yapan ve profesyonel bir ekip ile sektöre katkıda bulunan kıymetli ajanslarımızı tenzih ettiğimi de belirtmiş olayım. Her ajans gördüğünüz yerde aşağıdaki şeyler olmuyor tabii ki. Abartmayın.
Mevzu bahis ismi lazım değil içerik ajansı, kendisine fiziki bir ofis dahi açmış şekilde freelancer içerik yazarları ile çalışıyor. İşleyişe göre iş veren ajans bireyleri her gün yazılması gereken devasa karakter sayısına sahip içerikler ile borçlandırıyor, ulaşılamayan hedefi bir sonraki iş gününe borç olarak aktarıyor. Günlük hedefler de hiçbir şekilde gerçekçi olmadığından, standart bir “Oley be evimden para kazanacağım” sevinci yaşayan acemi freelancer borç batağına girmiş oluyor. Yani hizmet sözleşmesi kapsamında yaklaşık 1 aylık bir çalışma sonrasında oluşmuş olan borçlarınız için 3 ay kadar ücretsiz çalışmanız gerekecek olan bir sözleşme imzalamış oluyorsunuz. Ajans size içerikler için örnek web siteleri vererek “yalnızca biraz değiştirip yeni içerik üretmeniz yeterli” şeklinde açıklama yapıyor ve karşılığında kuruşlar ile ifade edilen ücretlerle ödeme yapıyorlar. Elde ettikleri çöp içerikleri ise yine aynı internet pazarının başka bir ucunda bir diğer müşteriye üzerine LED ışıklarla orijinal yazarak satıyorlar. Daha kötüsü, arada bir hiç kullanmadığınız ürünlere müşteri yorumları ekliyorsunuz. Nereye gittiğini anladınız değil mi?
Ağabey, bunun sana gelişi kaç lira?
O halde kafalar karıştı. Bu durumda hangisi gerçek fiyat? Hangisi gerçek yorum? Hangisi gerçek içerik? Hangisi doğru bilgi?
Senin kendisine 5 liraya yaptırdığın işi 3 yapabilecek bir çalışan arayışına giren ikinci, üçüncü, dördüncü ayak aracı işletmeler yüzünden öyle fiyatlar ortaya çıkıyor ki, bir bakıyorsunuz gerçek çalışan kişiler kuruşlarla hesapladıkları işler ile para kazanmaya debeleniyor.
Kendinizi freelance bir hizmet almak isteyen bir birey olarak düşünün. Bu aracı işletmelerle karşılaştınız ve kaynağınızın bir kısmını buraya aktardınız. Onlar hizmete ulaşılabilirliği artırdığı için, aracı işletmeden aldığınız hizmete daha fazla para ödemeniz tabii ki çok normal. Sizin direkt bireye ulaşmanız biraz daha zor olacaktı belki. Buna diyecek bir şey yok.
Pazardan sebzeyi ucuza almakla, marketten daha pahalıya almak gibi bir şey bu. Biri her daim orada, diğerine belirli günler ulaşabiliyorsunuz. Ancak bir yandan da birinin geldiği yere güveniyor gibisiniz, diğerinin tedarik süreci biraz daha belirsiz. Direkt işi yapan uzmana ulaşamadığınız, arada aracı olan mecralarda da durum böyle işte. Birinde hizmetin nereden geldiğini biliyorsunuz ama diğerinde durum biraz daha karmaşık.
O halde ne yapmak lazım?
Pazara gidemeyip de marketten sebze aldığınızda o parayı kendi zamanınıza vermiş oluyorsunuz. Size zamanını satan bir yerdir süpermarket ve bunda bir sorun yoktur. Peki size yine zamanı satan aynı zamanda da bir kilo eti 1 liraya satan bir market görseniz ne yaparsınız?
İşte o markete ne yaparsanız internetten hizmet alışverişi yaparken de bunu yapmanız gerekli. Tabii ki yeri geldiğinde aracı maliyetine katlanacaksınız. Ancak nasıl ki 1 liraya et yemeyi reddediyorsanız, bu alışverişte de belli bir standardınız olmalı.
Tamam belki tüm piyasayı araştıracak vaktiniz yok, belki en iyi markete gidecek bütçeniz de yok. Ama en azından biraz da olsa düşünmeniz için zamanınız var. Karşınızdakinin bir işletme mi birey mi olduğunu bilmeseniz dahi kendinize şunu sormalısınız; ben bu işi bu fiyata yapar mıydım? Ve nasıl olsa yapan kişi evinde oturuyor, nasıl olsa boş geziyor diye düşünüyorsanız o halde bir gün siz de evinizde oturun. Boş bir gününüzde düşünün ve kararınızı öyle verin.
Düşünün ki bir aracı işletme ile karşılaştınız ve anlaştınız. Aracı işletme size çalışacak eleman bulmak için arayışa girdi. Nereye gidiyor? Sizin freelancer çalışan aradığınız mecranın birebir aynısına. Yani sizin bir tık daha arasanız direkt olarak bulacağınız o kişiye ulaşmaya çalışıyor. Diyelim bu süreçte bir aracı işletme ile daha karşılaştı. Çünkü sonuçta eleman aranan mecralar da aynı, tek aracı kendisi de değil. Anlaştı ve artık o işletme de bir eleman arayışında. Bu zincir gerçek bir hizmet verene ulaşana dek kaç halkalı olur kısmı değişir ancak işin sonunda şunun olduğu bariz. En başında hizmet alan kişinin ödediği ücret ile işi gerçekten yapan freelancerın aldığı ücret arasında dağlar kadar fark var. Bir de bunun üzerine ilk alışverişte yiyeceği eti 1 liraya getirmeye çalışan alıcılar oldu mu ortalık çöplüğe dönüyor. Saatlerce çalışıp kuruşlar üzerinden alacağı ücreti hesaplayan bireylerin ortaya çıkmış oluyor. Kısaca, internetin mavi yakalı freelancerları.
Piyasadaki Kurtlar ve Kurtlar
Sektörün taraflarını incelediğimizde, “hizmet alan” kısmında yer alanlar da çoğunlukla işletmeler. Bazıları proje bazlı işleri için çalışacak eleman arayışında. Sabit maaş vermeyeyim, sigorta parasıyla uğraşmayayım, freelancer bulup yaptırayım şeklinde düşünüyorlar. Kimisi birey, kimisi akademisyen, kimisi yeni girişimci, fikri var ama zamanı ve bütçesi, yok işini maliyetsiz yaptırmak istiyor vesaire. “Hizmeti satan” tarafta konumlananlara baktığınızda ise birinci ayakta çoğunluğu aracılar var. Bu aracıları profesyoneller ve kurtlar olarak ikiye ayırabiliriz. Bunların dışında, uzun yıllardır bu işi yapan uzmanlar, sektöre yeni giren bilinçli uzman adayları ve az çalışıp çok kazanırım mantığı ile sektöre atlayan fırsatçılar var. Bunları da profesyoneller ve kurtlar olarak ikiye ayırabiliriz. Gördüğünüz üzere her iki tarafta da kurtlar ve kurtlar karşımızda.
Yeni başlayıp da hiçbir uzmanlığı olmamasına rağmen kendisini her işi yaparmış gibi gösteren, en iyisini de en ucuza o yaparmış pazarlayan ve çoğunlukla teslim tarihi gelmeden ortalıktan kaybolan iş kapanı kesim sonuç itibari ile piyasadan siliniyor, silinecektir de.
Yeni başlamasına rağmen hızla piyasanın içerisinde sağlam adımlar atmaya başlayan, hizmetinin fiyatını belirlerken türlü faktörleri göz önüne alan, yaptığı işte “henüz” profesyonel olmasa da güvenilir ve vizyonlu acemiler ise bu kurtlar silinene dek kendilerine sağlam bir network kurma yolunda yıpranıyorlar. Çünkü onlar için kurtların içerisinde kendini göstermek, aşırı düşük ücretlere karşılık işin ederi ücreti talep ederek iş alabilmek hayli zor.
Her iki grupta da yer alma olasılığı olan ve yalnızca aracılık hizmeti veren kurumların ise kurtlar kısmında yer alanları asıl dert kaynakları. Kendilerinin o fiyata, o sürede “yapamadığı” tüm işleri diğer insanların yapmasını beklemek mantığı ile kurulmuş işletmeler bunlar. Burada tabii ki aracı işletmelerin tamamını kast etmiyorum. Piyasa her ne kadar fiyatlaması görece adil, sistemli ve düzgün çalışan aracılara sahipse de, umut tacirliği yapıp, sömürü derecesinde tekliflerle insanların sırtına binmeye çalışanlar her geçen gün artıyor.
Böylece piyasanın her iki tarafında da konumlanan kurtlar ve kurtlar içerisinde profesyonel ve dürüst hizmet veren gerek aracılar gerek çalışanlar ise piyasanın tanınan, aranan kazanç sahipleri oluyorlar. Bunlar iyi ki var, iyi ki kaliteli işi ve profesyonel hizmeti dürüstçe satın alabildiğiniz kesim olarak çalışmaya devam ediyorlar. Kendilerini piyasada tutundurma noktasına gelene dek karşı tarafta hizmet adı altında çöp toplayıcılığı niteliğinde iş yapanlarla boğuşsalar da dirayetin karşılığını selametle aldıkları bir düzen oturtmaya çalışıyorlar.
Son olarak freelance çalışmak sanıldığı gibi yan gelip yatma yeri değil. Diğer tüm sektörler ve meslekler gibi burada da dışarıdan baktığınız zaman kimileri geziyor, kimileri daha çok kazanıyor, kimileri dışarıdan çok mutlu görünüyor tabii ki ama içine girdiğinizde sabahlara kadar çalışma, sabit gelir bilmeme, kaplumbağa gibi her yere bilgisayarınla gitme, kafanı hiçbir zaman gerçekten iş dışında bir şeye verememe, ofisi kapatıp çıktığın anda işi işte bırakma lüksüne sahip olmama gibi onlarca insanı yiyip bitiren faktör karşınıza çıkıyor. Ama “İki video çekip milyonlar kazananlar var zaten”, “evinde yan gelip yatıyor bunlar zaten”, “ben işletme değilim bana 10 lira ver ben o işi 1 liraya yaptırırım zaten” gibi zatencilerin elinde bireyler patatesten hallice kalıyor ve freelancer sektörü dediğimiz üç kuruşu hesaplayan internetin mavi yakalıları ile dolup taşıyor. Bu piyasanın her yerinde kurtlar, kurtlara karşı. Sağ kalması zor.
Bir freelancerdan alacağınız her hizmette, 1 liraya yemeyi reddettiğiniz et yemeğinin aklınıza gelmesi dileğiyle.